2 Nisan, tüm dünyada otizm konusunda farkındalık yaratarak otizmden kaynaklanan sorunlara çözümler yaratmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilan edildi. Her yıl, “Otizm Farkındalık Ayı” olan Nisan ayı boyunca dünya genelinde otizmin sorunları ve çözümleri konuşuluyor, araştırmaların teşvik edilmesi ve erken teşhisle tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Otizm spektrum bozukluğu, hayatın ilk yıllarında ortaya çıkan bir nöro-gelişimsel farklılıktır. Erken teşhisi ve erkenden özel eğitimle desteklenmesi ile otizm belirtilerinin yaklaşık % 50’sinin kontrol altına alınabildiği veya azaltılabildiği belirtilmektedir.
• Göz teması kurmama,
• İsmi söylediğinde bakmama,
• Sallanmak, çırpınmak gibi tekrarlayıcı hareketler,
• İşitme testi normal olmasına rağmen konuşmasında gerilik,
• Bazı kelimlerin tekrar tekrar ve uygunusuz yerlerde söylenmesi,
• Bazı eşyaları döndürmek veya dönen şeyleri izlemek gibi hareketler,
• İşitme testi normal olmasına rağmen söyleneni işitmiyor gibi davranmak,
• Parmağıyla istediklerini gösterememek,
• Yaşıtları ile oynayamamak,
• Oyuncak oynamayı bilmemek,
• Aşırı hareketli davranmak.
Yukarıdaki belirti veya bulgular varsa, çocuk mutlaka otizm açısında değerlendirilmelidir. Otizm tanısını uzman doktorlar koymalıdır. Otizm tanısı, tecrübeli ve bu konuda özel eğitim almış uzmanlar tarafından, çocuğun hareketlerinin, davranışlarının gözlenmesi, gelişim testlerinin yapılması ve çocukla ilgili aileden alınan bilgilerle konulmaktadır. Otizm tanısı 12 aydan itibaren konulabilir ve erken tanı erken özel eğitimin başlaması açısından çok önemlidir.
Pandemi Sürecinden Otizmli Çocuklar Nasıl Etkilendi?
Pandemi döneminde tüm alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız değişmiştir. Özellikle okulların kapanması ile öğrenciler uzaktan, çevirimiçi eğitime yönlendirilerek eğitim açıklarının kapatılmasına çalışılmıştır. Bilhassa otizm gibi özellikli çocuklar uzaktan eğitimde daha da zorlanmışlardır.
Pandeminin olmadığı dönemlerde kamu özel eğitim kurumlarının yetersiz olduğu düşünülürse, bu dönemde otizm gibi özellikli çocuklarımızın eğitiminin daha da geri kaldığını söylemek mümkündür. Uzaktan eğitim modeli otizmli çocuklar için çok yetersizdir. Özellikle materyal ve imkanlar açısından aileler bilinçli, hazır ve yeterli değillerse, evde verilen eğitim zorlayıcı ve yanlış olabilmektedir.
Karantina, kapanma döneminde özel ilgi isteyen çocuklarımız evlerde kapanıp pasif hayata geçtikleri, alışkın oldukları eğitim ve yaşam tarzları değiştiği için, özel eğitimle edindikleri kazanımlar geriye gitmiş bile olabilir. Özel eğitim merkezlerinde bu açığın kapatılması planlanmalıdır.
Ülkemizde otizmli bireylerin özellikle erken tanı alabilmeleri için toplumsal bilincin artırılması ve gelişmiş ülkelerdeki gibi 12. ayda her çocuğa gelişim testi yapabilecek eğitimli kişilerin artırılması gereklidir. Ayrıca, tanı almış çocuklarımızın da kamu özel eğitim merkezlerinden yararlanabilmesi için özel eğitim merkezlerinin artırılması gereklidir.